Cevdet Yılmaz: Yapmamız gereken üretken yapay zekayı desteklemek
18 mins read

Cevdet Yılmaz: Yapmamız gereken üretken yapay zekayı desteklemek

CUMHURBAŞKANI Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İzmir Enternasyonal Fuarı’nın (İEF) açılış resepsiyonunda yaptığı konuşmada yapay zekayı çok iyi analiz etmek ve toplum olarak bu sürece hazırlanmak gerektiğini belirterek, “Öne çıkan kavram üretken yapay zeka. Yapmamız gereken üretken yapay zekayı desteklemek” dedi.

İZFAŞ tarafından, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde Ticaret Bakanlığı himayesinde gerçekleştirilen İEF, bu yıl ‘teknoloji’ temasıyla ve ‘Zamanın Ötesine Geçiyoruz’ sloganıyla 93’üncü kez kapılarını açtı. 30 Ağustos- 9 Eylül tarihleri arasında ziyaretçilerini ağırlayacak fuarda, Kültürpark’ta Atatürk Açıkhava Tiyatrosu’nda açılış resepsiyonu düzenlendi. Resepsiyona Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ticaret Bakan Yardımcısı Özgür Volkan Ağar, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Hamza Dağ ve Eyüp Kadir İnan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcıları Murat Bakan ve Deniz Yücel, İzmir Valisi Süleyman Elban, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, milletvekilleri, ilçe belediye başkanları, siyasi parti temsilcileri, oda ve birlik başkanları, kent protokolü ve vatandaşlar katıldı. Resepsiyona ayrıca robot ‘Sofia’ da katıldı.

‘TEKNOLOJİ BAĞIMSIZLIK AÇISINDAN ÇOK KIYMETLİ’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm İzmirlilere selamlarını ve fuar katılımcılarına başarı dileklerini ileterek törendeki konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten miras olan İzmir Fuarı’nın, Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını saygıyla yad ettiğimiz Zafer Haftası’na denk gelmiş olmasını son derece anlamlı buluyorum. Dumlupınar ve Sakarya’da elde edilen zaferler sonrasında, İzmir’i kurtarmak üzere Atatürk’ün kahraman ordumuza verdiği ‘Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri’ komutu, milli hafızamıza kazınmıştır. Böylece kuruluşun ve kurtuluşun şehrine dönüşen İzmir, ardından İktisat Kongresi ve İzmir Fuarı ile kalkınmaya açılan kapı; ekonomik bağımsızlık için yükselen ses olmuştur” dedi. Yılmaz, “Bağımsızlığı iki türlü tarif ediyorum. Bir tanesi hukuki bağımsızlık, bir de gerçek anlamda bağımsızlık var. İkinci tür bağımsızlık güç ile ilgili. Ekonominiz, teknolojik altyapınız, insan kaynağınız nitelikli ise ülke olarak üreten yapıya sahipseniz, o zaman gerçek anlamda bağımsız oluyorsunuz. Bizim kalkınma arayışımız budur. Ülkemizi gerçek anlamda bağımsız hale getirmektir. Teknoloji bağımsızlık açısında çok kıymetli. Dünyanın birçok yerinde artık sanayi üretimi yapılıyor. Önemli olan teknoloji üretmek, bunu ticari değere dönüştürüp dünyaya pazarlayabilmek. Bunu becerdiğiniz zaman tam anlamıyla bağımsız şekilde yolunuza devam edebiliyorsunuz” dedi.

‘ZORLUKLAR İÇİNDE İHRACATI ARTIRMAYA DEVAM EDİYORUZ’

“Dünyanın en köklü ticaret fuarlarından birine ev sahipliği yaparken ülkemizin yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odağında aldığı mesafeyi hatırlatmakta fayda görüyorum” diyen Yılmaz, şunları söyledi: “100 yıllık bir Cumhuriyetiz. Geçen yıl 1,1 trilyon dolar aşmış ekonomik büyüklüğümüz var. Dünyanın 17’nci büyük ekonomisiyiz. Kişi başı milli gelirimiz, geçen yıl 13 bin 110 dolar oldu. Bu yıl bu rakamların dolar bazında üst noktalarına çıkmasını bekliyoruz. Dış pazarlarda dünya çok iyi bir dönemden geçiyor. Türkiye’nin temel ihraç pazarı olan AB olumsuz bir dönemden geçiyor. Bölgemizde jeopolitik riskler var. Bunun içinde zorluklar içinde ihracatı artırmaya devam ediyoruz. Temmuz ayı itibarıyla ihracatımızı yaklaşık 261,5 milyar dolara yükselttik, yıl sonunda daha da yüksek rakamları göreceğiz. İthalattaki azalış süreci var. Artan ihracat azalan ithalat ile birlikte cari dengemizde ciddi bir iyileşme var. Cari açık kalkınma sürecimizde en kritik unsurlardan biri. Geçen yıl bu zamanlar yüzde 6 civarında cari açığımız vardı, bugün geldiğimiz noktada cari açığımız yüzde 2’nin altına gerilemiş durumda. Bu da dövize olan ihtiyacı azaltıyor.”

‘RİSKLERİN AZALDIĞI, İSTİKRARIN ARTTIĞI DÖNEMDEYİZ’

Merkez Bankası rezervlerinde ciddi artış olduğunu, kur korumalı mevduatta gerileme olduğuna dikkati çeken Yılmaz, “Tarihimizin en büyük deprem afetinin yaralarını sardığımız bir dönemdeyiz. En güzel şekilde illerimizi eskisinden daha iyi noktaya taşıyacağız. Son 2 yılda 2 trilyon TL deprem harcamasına merkezi yönetim bütçesinden kaynak ayırdık. Buna rağmen bütçe açığımızı belli seviyede tutmaya çalışıyoruz. Geçen yıl orta vadeli programda 2023 sonu için ‘6.4’ dedik bütçe açığının milli gelire oranını, gerçekleşmemiz 5.3 oldu. Bu yıl orta vadeli programı açıklamadık ama bu yıl ki açığımız yüzde 5’in altında olacak. Cari açığın, bütçe açığın düştüğü, risklerin azaldığı, istikrarın arttığı dönemdeyiz. Kredi notlarımız artıyor, dış finansa erişim kolaylaşıyor ve döviz cinsi borçlanmanın maliyeti düşüyor” dedi.

‘OVP’NİN TEMEL AMACI FİYAT İSTİKRARINI SAĞLAMAK’

Enflasyon en büyük problem olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Temel önceliğimiz enflasyonu düşürmek. ‘Orta Vadeli Program’da birinci yıl geçiş, ikinci yıl dezenflasyon, üçüncü yıl kalıcı fiyat istikrarı dönemi olacak’ dedik. Hiçbir zaman kısa vadeli konuşmadık, orta vadeli gerekçi bir programı halkımızla paylaştık. Birinci dönemi tamamladık, cari ve bütçe açığını düşürdük. Haziranla birlikte dezenflasyon süreci başladı, ağustosta yüzde 50’ye yakın bir oran bekliyoruz. Eylülde enflasyonda yüzde 50’nin altını göreceğiz. Yıl sonu MB ortaya koyduğu bant çerçevesinde sonuç bekliyoruz. OVP’nin temel amacı fiyat istikrarını sağlamak, 2026 itibariyle tek haneli rakamlara yeniden ülkemizi kavuşturmak, istikrarlı bir ortamda kapsayıcı büyümeyi hayata geçirmek ve kalıcı fiyat istikrarını sağladığımız ortamda kalıcı sosyal refah sağlamak temel amacımız” diye konuştu.

‘PARAMIZLA ALAMADIĞIMIZ ÜRÜNLERİ BAŞKA ÜLKELERE SATIYORUZ’

“Ekonomi programımızı kararlılıkla uygularken, yatırım ortamımızın iyileştirilmesi için adımlar atıyoruz” diyen Yılmaz, şöyle devam etti: “Teknoloji bu anlamda çok kuvvetli. Türkiye’nin son 20’yılda savunma sanayinde elde ettiği başarılar bizim için güzel bir model. 20 yıl önce savunma sanayinde yüzde 80 dışa bağımlıydık, bugün yüzde 80’ini kendi imkanlarımızla ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz.  Geçen yıl 5,5 milyar dolar savunma ürünü ihracatı gerçekleştirdik. Bu yıl 7 milyar dolara yaklaşmasını bekliyoruz. Geçmişte, parasını verdiğimiz halde bize ürünler satılmıyordu, paramızla alamadığımız ürünleri başka ülkelere satıyoruz.”

‘YAPMAMIZ GEREKEN ÜRETKEN YAPAY ZEKAYI DESTEKLEMEK’

Yatırım taahhütlü avans kredisini devreye aldıklarını aktaran Yılmaz, “Teknoloji düzeyi yüksek en az 1 milyar liralık yatırımlara ülkemizin cari açığını azaltacak yatırımlara 10 yıl vadeli düşük faizli kredi sağlıyoruz. Yine HIT-30 Programı’nı çok önemli buluyorum. Yapay zekadan robotiğe, yarı iletkenler, mobilite, ileri imalat, haberleşme ve uzay, sağlık teknolojileri, dijital teknolojiler ve yeşil enerji gibi huşular var bu pakette. Yapay zeka her alanda hayatımızı derinden etkileyecek. 3-5 sene sonra bugün gündemde olan bazı mesleklerin ortadan kalmaya yüz tutuğunu, bazı mesleklerin dönüştüğünü, yeni mesleklerin ortaya çıktığın göreceğiz. Yapay zekayı çok iyi analiz etmemiz ve toplum olarak bu sürece hazırlanmamız gerekiyor. Doğal zekayı da unutmamak lazım, yapay zekayı da üreten doğal zekayı da. Burada öne çıkan kavram üretken yapay zeka. Yapmamız gereken üretken yapay zekayı desteklemek. Artılarını eksilerini değerlendirmeliyiz. Bir tarafta sahte videolar gibi yapay zekanın eksilerini biliyoruz. Bu teknolojileri olumlu yönde kullanmalıyız” dedi.

‘YEŞİL VE DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜ BAŞARMAK ZORUNDAYIZ’

Yılmaz, “Yapay zekadan siber güvenliğe, sanayinin çevik dönüşümünden e-devlet uygulamalarına her alanda hedefimiz teknolojinin kullanıcısı değil üreticisi olma. Teknolojik girişimciliği her düzeyde desteklemeye devam edeceğiz 12. Kalkınma Planımızın odağına yeşil ve dijital dönüşümü koyduk. Düşük karbonlu ekonomi hedefini önümüze koyarak, enerjide dışa bağımlılığı azaltma perspektifimizi de gündemde tutarak yeşil ve dijital dönüşümü başarmak zorundayız. 2023’te yüzde 40,4’e ulaşan orta ve yüksek teknolojili ürünlerin ihracatımızdaki payını, bunu plan dönemi sonunda yüzde 50’ye yakın seviyelere yükseltmeyi hedefliyoruz. Türkiye üst orta gelir liginde olan bir ülke. 20 sene önce alt orta gelir ligindeydi. Hedefimiz yüksek gelirli ülkeler ligine geçiş yapmak. Onu da teknolojik yatırımlarla katma değeri yüksek ekonomi inşa ederek başaracağız” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gençlere güvendiğimizi ve inandığımızı ifade etmek isterim. Gençlerimizi bu alanlarda desteklendiğimiz sürece Türkiye’nin de onların da önü çok açık.  Büyük şirketler Ar-Ge’ye daha fazla kaynak ayırsınlar, teknolojik girişimcilik yapan gençlere destek olsunlar, yenilikçi üretime ve ihracata odaklansınlar. Bunu yaparlarsa hem kendileri kazanır hem de ülkemiz ve gençlerimiz daha çok kazanır” dedi.

‘İZMİRLİ İHRACATÇILARIMIZA SAĞLANAN DESTEK AĞUSTOS AYINDA 560 MİLYON LİRAYI AŞTI’

İzmir’in limanlarının gelişmiş sanayi altyapısı ve dinamik iş gücü ile ülkemiz ihracatında yüzde 7’ye yaklaşan pay ile ikinci sırada yer aldığını belirten Yılmaz, “İhracatı ithalatından daha yüksek bir ilimiz. İzmirli iş insanlarımızın bu başarısına elimizdeki tüm imkanları kullanarak destek oluyoruz, olmaya da devam edeceğiz. İzmirli ihracatçılarımıza Ticaret Bakanlığımızca sağlanan destek tutarı 2024 Ağustos ayında yaklaşık 560 milyon lirayı aşmıştır. Bununla birlikte; mevcut serbest bölgelere ek yeni bölgelerin de açılışını gerçekleştirerek, şehrin ihracat ve üretim kabiliyetini daha yukarı çekmeyi hedefliyoruz. Geçtiğimiz mart ayında açtığımız Batı Anadolu Serbest Bölgesi’nin (BASBAŞ) tam kapasiteye ulaşmasıyla bölgeye 20 bin civarında istihdam katkısı sağlanmış olacak. Daha önce İzmir’i özel olarak ziyaret ederek iş dünyamızla bir araya geldim, istişareler gerçekleştirdik. Ortak akılla programlarımızı şekillendiriyor ve hayata geçiriyoruz.  Özel sektörümüz fikir birliği içinde Türkiye’yi büyütmeye geliştirmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

‘TEKNOLOJİK ÜRÜNLERİN İHRACATTAKİ, PAYINI 2028’DE YÜZDE 49,5’A YÜKSELTMEYİ HEDEFLİYORUZ’

Ticaret Bakan Yardımcısı Özgür Volkan Ağar, “Dünya üzerinde Türk ürünlerinin tanınmadığı, ihracatçılarımızın adım atmadığı tek bir alanın kalmaması hususunda Ticaret Bakanlığı olarak çalışmalarımızı hızla sürdürüyoruz. Bu doğrultuda Pazar çeşitliliğimizi geliştirmek adına Uzak Ülkeler Stratejisi ve İslam ülkeleri ile ihracatı geliştirme stratejisini hayata geçirdik. Ayrıca Türk ihraç ülkelerini en etkili şekilde dünyaya tanıtmak amacıyla uygulamaya koyduğumuz 2028 ihracat tanıtım ve pazarlama vizyonumuz kapsamında sektör ve ürün gruplarında çeşitli tanıtım ve pazarlama projelerini de hızla sürdürmekteyiz. Hayatımızın artık her alanına dokunan yeşil ve dijital dönüşüme yönelik de gerekli tedbirleri almaya devam ediyoruz” diye konuştu. Ağar, “Ekonomi yönetimimizin yol haritası olan Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planı’nın temel çerçevelerinden birini teknolojik ve inovatif dönüşüm oluşturuyor. Bu kapsamda 2023’te yüzde 40,4’e ulaşan orta yüksek ve yüksek teknolojik ürünlerin ihracattaki, payını 2028’de yüzde 49.5’a yükseltmeyi hedefliyoruz. Yine Ticaret Bakanlığı olarak AR-GE ve İnovasyona ağırlık veren, ihracatçımızı artırmak adına tasarım, markalaşma, turquality, uluslararası rekabetçiliğin geliştirilmesi projesi, küresel tedarik zinciri projesi gibi desteklerimizin yanı sıra e-ihracat başta olmak üzere ihracatın dijitalleşmesine yönelik desteklerimizi geliştiriyor ve güçlendiriyoruz” dedi.

‘OYUNUN DIŞINDA KALMAK İSTEMİYORUZ’

İhracatçılar olarak İzmir’i çok fazla önemsediklerini aktaran Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Ahmet Fikret Kileci, “Türkiye ihracatçısı çok ciddi başarılar elde etti. Bugüne kadarki konektörü doğru kullandı bundan sonraki süreçte Türk ihracatçısı ve üreticisi ufak desteklere ihtiyacı var” dedi. Kileci, “101 sene önce fuarın anlamı başkaydı bugün çok daha başka. Yapay zekanın dijital dünyanın ve her türlü bilginin çok daha rahat doğru analiz edildiği ve yapacak işlerimize ışık tutan bir noktaya geldik. Bu fuarda da tek ilgili her türlü yenilik aşama önümüze çıkacak. Teknolojiye karşı koymak yerine tek birlikte hareket etmeyi öğrenmemiz gerekir. Teknolojiye, değişime dönüşüme karşı koyarsak oyunun dışında kalırız. Oyunun dışında kalmak istemiyoruz, oyunun ortasında, hatta organize eden olmak istiyoruz” diye konuştu.

‘İEF ULUSLARARASI FUARCILIĞIN ÜLKEMİZDE KÖKLEŞMESİNE ÇOK CİDDİ KATKILAR SUNUYOR’

Fuarın gelişerek hem İzmir ile hem de aslında tüm Türkiye ile özdeşleşen bir fuar olduğunu söyleyen İzmir Valisi Süleyman Elban, “Fuar Türkiye’deki hem fuarcılığın gelişmesine hem de uluslararası fuarcılığın ülkemizde kökleşmesine çok ciddi katkılar sunuyor” dedi.

‘BELLİ BİR YAŞTA OLUP İZMİR FUARI’NA GELMEYEN ÇOK AZDIR’

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da çocukken fuara geldiğini söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Belli bir yaşta olup İzmir fuarına gelmeyen çok azdır” dedi. Tugay, “İEF eski günlerinde daha farklı kimliğe bürünmüş olabilir ama halen yapıldığı illerde İzmir ve çevre illerin eğlence merkezi olmaya devam ediyor. Çok önemlidir, sahip çıkmak için önemli görevler düşüyor” diye konuştu.

‘FUARIN TEKNOLOJİ TEMASI ÜLKEMİZİN DÜNYA TİCARETİNDE ALACAĞI YOL İÇİN ÖNEMLİ’

TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Ege Bölge Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, “İEF sadece ülkemizin değil dünyanın en köklü uluslararası ticaret platformlarından biri. Fuar tarihimizde kültürümüzle geleceğimizle gurur duymamız gereken önemli bir adım. Fuarın ana teması ‘teknoloji’, her alanda geleceği şekillendirmeye, ticareti dönüştürmeye devam etmekte. Fuarın teknoloji temasını odak haline alması üretim ve ticaretin teknolojideki değişim ve dönüşüme uyum sağlaması ülkemizin dünya ticaretinde alacağı yol için önemlidir” dedi.

‘FUARIN KENDİ GELENEĞİNİ YARATMASI İLHAM VERİCİ’

İEF’in İzmir ile özdeşleşen bir organizasyon olduğunu söyleyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da “Dünyanın dört bir yanından insanları yıllar boyu ağırlamış, Türkiye’nin vizyonunu, gelişimini bütün dünyaya duyuran merkez olmuş. Kendi geleneğini yaratması ilham verici. Bu yıl İstanbul’un onur konuğu olması bizim için çok önemli. Kentlerin kendi içinde geliştirdiği iyi uygulamalarını başka şehirlerle paylaşmak önemli. İstanbul ve İzmir gibi ülkemizin gelişiminde öncü şehirlerin köklü mirasına sahip çıkmak çok önemli” dedi. İstanbul İzmir ve Ankara’nın Türkiye’nin lokomotifi olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Görevimize Türkiye’ye üstün fayda sağlama gayreti olduğumuz bilinciyle hareket ediyoruz” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir